Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

“Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!”

Okunma  Yazar : AbdurrahmanAkın
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 2429
Tarih  Tarih : 20 Ocak 2015, 00:07

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Yazmak içimizi size açmak değil midir?

Saklamadan, olabildiğince samimi!

Dertlerimizi… Mutluluklarımızı… Hüzünlerimizi… Sevgilerimizi… Yalnızlıklarımızı ve hiç olmasını istemediğimiz nefretlerimizi!

Gazete sayfalarından, TV ekranlarından ve yaşadığımız çevrede o kadar çok olumsuzluklarla karşılaşıyoruz ki; inanın bana ne yazasım ne konuşasım ne de her hangi bir sosyal faaliyetin içine giresim geliyor!…

 

Belki hayata dair kırgınlıkları sizlerde zaman zaman benim gibi yaşıyorsunuzdur! Riyakârlığın, çirkefliğin, adam kayırmalarının, menfaatperestliğin ben yaptım oldu anlayışının hakım olduğu bir cemiyette, bezginliğimi sizlerle paylaşmak istedim sadece. Şöyle bir düşünüyorum da yaşadığımız bu cemiyet sorunlarını ahlaki kaygılardan uzak sıradan insanların üzerinden halletme yanlışlığı içerisinde maalesef!…

 

Hayatım boyunca hep olumlu düşüncelerin insanı olmaya gayret etmişimdir. Olumsuz düşüncelerimi canavarlaşmadan yok etmenin gayret içinde çırpınıp durmuşum

 

Gelin görün ki; artık geleceğe dönük umutlarımı yavaş yavaş kaybetmek üzereyim! Kendime bile bazen inanamıyorum dostlarım!

Ne oldu da yirmili yaşlarda dünyayı kurtaracak, bir şeyleri değiştirebilecek umudu olan ben, bu düşüncelerin adamı oldum?

Ben bile kendi halime acımaya başladım inanın bana!… 

Rahatlıkla ifade edebilirim artık; okumak, anlamak, sorgulamak ve uygulamak olarak idealize ettiğim hayat serüvenimi dumura uğratan kırgınlıklarım var artık benimde!

 

Bu durum bugünden yarına olan bir şey değil elbette…

Etrafıma bakıyorum ve maalesef, insanların umutsuz, karamsar geleceğe dair söz söyleme yeteneklerinin kaybolduğunu müşahede ediyorum…

Şimdi sizi teferruatlı bir örneklendirmenin içinde boğmayacağım. Ama şunu ifade edeceğim sadece. Benim ifade etmeye çalıştığım bakış açısına eğer sizde katılıyorsanız, her gün aldığınız okuduğunuz gazetelere, seyrettiğiniz televizyonlara yaşadığınız çevreye lütfen birazda sorgulayan bir akılla bakın, neler ve neler göreceksiniz o zaman!

 

Bugün geldiğimiz noktanın tek bir izahı da yoktur ve bir sayfa yazısın da bunu irdeleyemeyeceğimi de biliyorum!

En azından benim böyle bir yeteneğim olmadığının farkındayım!

Şimdi sorabilirsiniz, bu karamsarlığın arkasında ne var diye?

Bir cümleyle de olsa şunu söyleyebilirim ki; maalesef insan olma erdemlerimizi yavaş yavaş kaybettik ve maddi çıkarlarımız için, bütün bir hayatımızın anlamını oluşturması gereken değerlerimize sırt çevirdik.

 

Şimdi diyebilirsiniz; tamam yazdıklarına katılıyorum ey yazar ama ne yapmalıyız nasıl bir yol izlemeliyiz ki; hayatımızı yeniden anlamlandıralım, dereyi yeniden yatağına sağ salım akıtabilelim diye?

Bende size diyorum ki; yok öyle yağma, kel ilaç bulsa başına sürecek. Ama kendimle ilgili bir çıkış noktası bulmadım değil! En azından kendimle ilgili düşüncelerimi sizinle paylaşmak boynumun borcu olsun.

 

Ben şöyle düşünüyorum, üç çocuğumu alayım Rize’ye/Çayeli’ne/Senoz’a/Başköy’e avdet edeyim!

Eskisi gibi olsun her şey yanı…

Tarlalarımızı ekip biçelim, ormandan odunumuzu yapalım, yaylalarımıza çıkalım hayvancılığa geri dönelim…

Yanı kısaca kaçayım köyüme diyorum!… 

 

Ben bu düşüncemi hayata geçireceğim geçirmesine de; ya diyorum yarın çocuklarım büyür de; sevgili babacığım “mademki kendine güvenmiyordun, ne diye bize hayata dair sağlam durmayı, donanımlı olmayı, iyiliği, güzelliği, yardımlaşmanın erdemlerini anlattın, şimdi bu kaçışta neyin nesi oluyor ” derler diye endişe ediyorum!

 

Ruhumda ki bezginliğimi harikulade cümlelerle ifade eden Üstat Necip Fazıl’ın bir şiiriyle yazımı nihayetlendirmek istiyorum…

 

 

“Seni dağladılar değil mi kalbim,

Her yanın, içi su dolu kabarcık

Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;

Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

Sensin gökten gelen oklara hedef,

Oyası ateşten işlenen gergef .

Çekme üç beş günlük dünyaya esef!

Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!

 

Allah’a emanet olun, görüşmek dileğiyle…

(53Rize Dergisi'nin son sayısından alınmıştır)

 

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu Yazarın Önceki Yazıları

Son Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber