“Yalan!”

Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 03 Ekim 2016
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 17:17
Site: Senoz Deresi
URL: http://www.senozderesi.com/yazar.asp?yaziID=1547


“Köyün eski anane ve gelenekleri, eski insanların hayat hikayeleri, köy ve şehir hayatı içerisine sıkışan insanımızın dertleri, nihayet hayata dair sağlam bir bakış açısıyla yapılan değerlendirmelerini artık bire bir duyamayacak olmanın verdiği hüzün!..” diye ifade etmiştim rahmetli Necmettin Dedemin ardından…

Ve o bahsi geçen yazımda “…Benim tespitime göre Dedemin hayat felsefesi şuydu; erdemli insanlar erdemli toplumları oluşturur. Çeşitli kılıklara girmeye meyilli insanlarla erdemli toplumlar oluşmaz. Erdemli olmak için ilk önce kişi yaratılan tüm varlıklara sevgiyle ve merhametle yaklaşmalı…” diye de Dedemin kişiliği üzerine i âcizane tespitimi de ifade etmiştim...

Rahmetli Dedemim belki de en hoşuma giden hatıralarından bir tanesi olan ve her aklıma geldiğin de tebessümle birlikte cemiyetin durumunu resm etmesinden dolayı çok hoşuma giden o hikâyesini sizlerle paylaşmak istedim…

Dedem ve bir arkadaşı, Çoban Hasan Amcanın Taksimde ki kıraathanesinde oturmuş sohbet ediyorlarmış…

Havadan sudan bahsettikten sonra, sohbet arkadaşı lafı, her ikisinin de ortak arkadaşı olan bir kişiye getirmiş. Başlamış o ortak arkadaşın hakkında ileri geri konuşmaya. Dedem de sürekli ikaz edip duruyormuş arkadaşı için bu ifadeleri kullanmaması noktasında ama arkadaşı hız kesmeden o kişi hakkında olumsuz söylemlerine devam ediyormuş… Üstelik bu eleştirilerini de delillendirmeye çabalıyormuş!

Sohbet, arkadaşının anlatımı dedemin de ikazı ile sürerken birden kıraathanenin kapısı açılmış ve içeriye sohbet arkadaşının uzun süredir eleştirdiği kişi içeriye girmiş…
Dedem diyor ki; o anda yanımda ki arkadaşın ayağa bir kalkışı ve o gelen yeni arkadaşa doğru bir gidişi vardı anlatamam… 

Utancımdan yerin dibine giresim geldi ama ben bozuntuya vermedim. Yanında olan arkadaşı yeni geleni kucaklayıp öptükten sonra Dedemin yanına geliyorlar; Dedem gayri ihtiyarı olmadığına inandığım şu ifadeyi kendi kendine sürekli tekrarlıyor her ikisinin de duyacağı şekilde, ”yalan… yalan… yalan!”

Neyse gel zaman git zaman aradan geçen süre ne kadardır bilmiyorum ama bir gün o arkadaşıyla yine Taksim de ki o kıraathanede birlikte çay içip sohbet ediyormuş dedem…
Dedemin olduğu mecliste sohbetler çok lezzetlidir de... İki kişi başladıkları sohbete gelen giden iştirak ediyor. Dedem, çevresine hayata dair bir şeyler anlatmaktan haz alırdı. Hele söylediklerini dikkatlice dinleyen ve bir şeyler kapmak isteyen varsa sohbette, tabiri caizse rahmetli  dedem coşardı da!..

Sohbetin en koyu anında kıraathanenin kapsı açılıyor ve içeriye bir tanıdıkları giriyor. Daha önce anlattığım gibi eleştirdiği kişiye koşar adımla gidip sarılan yanında ki arkadaşı bu sefer de yerinden haşin bir şekilde kalkınca dedem yine şaşırıyor… Ama o arkadaşı bu sefer dedemin kulağına eğilerek, “bu yalan değil” diye fısıldıyor ve kapıdan giren arkadaşına hoş geldin diyerek hasretle sarılıyor! 

Dedem demişti ki; o arkadaşın ikinci kişiye sarılması ne kadar samimi ise birinci kişiye sarılması da o oranda riyakârcaydı! 

Ben o ilk sarılmada eğer “yalan” diyerek tepkimi ortaya koymamış olsaydım ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü gelir ve nihayet bu tavrın önünü alamazdım. Ki ben her gün oturup kalktığım, sohbet ettiğim, ortak bir şeyleri paylaştığım insanlarda asgari bir dürüstlük çıtası ararım…

Daha önce de ifade ettiğim gibi, Dedem göre, “insan, insan olduğu için sevilmeye layıktır.” Dedem için; ırk, dil, mezhep,renk kavramları hiç önemli değildir. İnsan ahlaklı ve adaletli olmalı, tüm canlılara merhametle davranmalı ve insan olmanın gereklerini bihakkın yerine getirmelidir…

 “Nadanlar eder sohbet-i nadanla telezüz,
  Divanelerin hemdemi divane gerektir”

Rahmetli Dedemin her sohbet sonrası mutlaka terennüm ettiği Ziya Paşanın bu dizeleriyle yazımı nihayetlendirirken,  onu çok seven bir torunu olarak her geçen gün daha çok özlediğimi söylemek istiyorum…

Mekânın Cennet olsun sevgili Profesör Dedem…
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…