Şöhretlilerin ölümü
Başta televizyonlar olmak üzere bütün medya, iki gün önce ölen ‘ünlü bir TV sunucusu’nun ölüm haberiyle çalkalanıyor. Bu ölüm üzerine öyle haberlere imza atılıyor ki, doğrusu şaşmamak mümkün değil. Anlatılan ve konuşulanlar ‘ölümden ibret alma’ değil de, ‘havanda su dövme’ kabilinden, maalesef...
Ölüm hepimiz için ibret alınması gereken bir ders. Fakat bazı ölümler ‘magazin’ malzemesi yapılıyor. TV’lerde sunuculuk yapan bir bayanın ölümü de magazin ve ‘izlenme’ gayretlerine malzeme yapıldı.
Gazetelerden biri, bir iki adım daha ileri gidip; ‘o meşhur kişi’nin hayattayken ‘enerji dolu olduğunu’ ifade ederek, “Toprak bu enerjiyi nasıl hazmedecek?” diye sormuş. (Vatan, 3 Şubat 2011)
Klâsikleşenen şekliyle, bu yayınları “Türkiye ve dünya gerçeklerinden habersiz” olmakla isimlendirmek yanlış mı olur? Neticede bir ölüm var ve bunun sebepleri merak edilebilir. Ama ‘ölüm’den bu derece magazin çıkarmak doğru mudur?
İsteyen etsin, ama hiçkimsenin ölümü inkâr etmek lüksü yok. O halde asıl yapılması gereken şey, böyle ‘meşhur ölüm’ler sonrasında ibret ve ders almak değil midir? Hadisenin esasını unutmak, unutturmak ve bir anlamda ‘haber sarhoşu’ gibi davranmak kime ne kazandırır?
Neredeyse bütün haber kanalları, ‘ölüm’ü ve sonrasını unutturmak istercesine o kişinin hayattayken ne kadar ‘canlı’ olduğuna dikkat çeken yayınlar yaptı. İki dakika arayla yapılan tekrarlar, bıktırma derecesine geldiği halde hiç kimse bu yanlışa dikkat çekmedi. Her çeşit ‘uzman’a mikrofon uzatılıp “Niçin öldü?” sorusu sorulduğu halde; “ölüm sonrası”yla ilgili bilgi vermesi için hiçbir ‘uzman ilâhiyatçı’ya mikrofon uzatan olmadı. Hayattayken ne yaptığımız bizim için önemli olduğu kadar, ölümden sonra halimizin ne olacağıyla ilgili bilgiler de bizim için önemli.
Ölüme karşı koyma çaremiz yok, ama öldükten sonra ‘iyi yaşama’ imkânımız var. Bunu da ancak hayattayken ‘iyi işler’ yaparak ve ‘kul gibi yaşayarak’ yapmak mümkün. İnsana ‘kul ve abdullah’ olduğunu unutturan her türlü yayın, her türlü yaklaşım yanlıştır. Hiç değilse ‘ölüm’ haberleri, insana ve inanca saygı barındırsa ne olur?
Bu ‘meşhur ölüm’ sonrasında gazetelerde yer alan haberler, aslında pek çok konuda ‘Eyvah!’ dedirten cinsten. Safî zihinleri bulandırmak istemeyiz, ama yazılan ve çizilenlere bakılırsa ‘aile’lerin ciddî tehdit ve tehlike altında olduğu da görülüyor. Yazılanlara göre ölen meşhur bayan, iki yaşında bir çocuğun da annesi. Eşi var fakat ‘tek başına’, arkadaşlarıyla gecenin/sabahın ışıklarına kadar ‘bar’larda eğlenmeyi tercih ediyor. Neticede kendi evinde değil, ‘bir arkadaşı’nın evinde son nefesini veriyor. Bu ‘meşhur ölüm’ün bir de böyle yönü var.
Bin kere ‘eyvah’ dedirten bu gelişmeler karşısında hiçbirimiz; ‘hiçbir şey olmamış’ gibi davranamayız. Hiçbir şey yapamıyorsak; halis bir niyet ile Allah’a yalvaramaz mıyız? Allah’ım bizi, ailemizi, çocuklarımızı ve bütün insanlığı ‘ifsat şebekeleri’nin fitnesinden, fesadından ve tuzaklarından koru! Bize ‘kul’ gibi yaşamayı nasip et! Hepimize hayırlı, imanlı ve ibadetli ölümler nasip eyle. Âmin.
04.02.2011
Faruk ÇAKIR
cakir@yeniasya.com.tr
farukcakir53@hotmail.com