Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

"Gün çabuk geçti, akşam tez oldu!.."

Okunma  Yazar : AbdurrahmanAkın
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 2325
Tarih  Tarih : 20 Şubat 2016, 00:10

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Şairler Sultanı Necip Fazıl, “Mevsim Dönerken” isimli şiirinde şöyle seslenir;
Ufukta pas tuttu birden bire yaz;
Gün çabuk geçti, akşam tez oldu.
Toz kaldırdı karşı yollardan poyraz,
Kopan yol uçları eklenmez oldu.
 
Akşam; sanki boşluk içime dolar,
Dağların cilası gittikçe solar,
Rüzgârda bir kadın saçını yolar.
Artık bu yollarda beklenmez oldu…
 
Üstadın bu şiirinde hayat bulan,” artık bu yollarda beklenmez oldu” gerçeği, bizim memleketin “Kar Resimlerini” hatırlatınca bana, bir kez daha bu yazımla yâd etmek istedim o güzel günleri…

Teknoloji ile birlikte, yolu memlekete düşen dostlarımız yığınla resim çekip gözümüzün içine sokarak , “Bu güzellikler bırakılır mı ey Rizeliler!” diyerek günah defterimizi kabartıyorlar!..

Hep söyledim, söylüyorum da…
Bizim oraların sevdası bir kere gönülleri tutuşturmuşsa, söylediklerimiz ,yaşadıklarımızdan çok daha hissiz ve anlamsızdır! Memleketimizden, şu kış manzaralarından uzak da yaşamak ,  benim açımdan oralara ihanet etmiş bir matem havası yaratıyor!..

Ben memlekete dair bir şeyler karalarken ”su yüzünde yem arayan alabalık gibi” oluyorum!…Uyku tutmaz günlerce ,sanki veda mektubu yazıyorum gibi hissederim kendimi! Acaba sadece ben miyim bu makûs talihi yaşayan diye de düşünmeden edemem doğrusu!..
Bu güzellikleri; itiraf etmeliyim ki çocukluğum boyunca bire bir temaşa etmeme rağmen bugün ki gibi  görememişim! Demek ki, bir şey yokluğunda daha bir kıymetli oluyormuş onu da anladım!
“Kar Resimlerim” derken niyetim aslında; köyümde, çocukluğumda yaşadığım hatıralarımı oluşturan kış manzaralarını sizlere dilimin döndüğünce anlatmaya çalışmaktır…

Benim neslim köyde kışı geçiren en son nesil!..
Böyle olunca eskiye dair hatıralarımızı anlatarak yeni neslin bihaber olduğu o günleri hem yâd edecek hem öğretici olmaya gayret edeceğim…
Eskiden kar daha çok yağardı bizim köylerde. Öyle ki; sabah gün ışıdığın da yağan karın evlerimizin neredeyse çatılarına kadar yükseldiğini görürdük. Çoğu kez evimizin dışarıya açılan kapısının açılmadığına şahit olurduk. Eskiden evlerde değil telefon elektrik dahi olmadığını düşünecek olursak, bu ağır kış şartlarında komşularla iletişimin zorluğunu tahmin edebilirsiniz…

Evlerimizin en üst katında ki “arturmalardan’’ (balkon) en yakın komşuya seslenilerek kurulan iletişimden sonra her iki ev sakinlerinin hemen kapının önünden başlayan, kar kürekleriyle diğer komşuya “kar küreme” ile ulaşma  işi başlı başına meşakkatli  bir uğraşının adıydı…

İki ev arasında yeniden kurulan maddi köprü, sırayla diğer komşularla kurularak gün başlardı. Sırada ahşap evlerimizin çatılarında ki “ğartumaların” (çamdan çatı kaplama malzemesi) kardan temizlenme işlemine geçilirdi… Yazdan hazırlanan “kar kürekleri” vasıtasıyla ğartumalar kardan temizlenerek evin bu ağırlıktan muhtemel etkilenmesinin önüne geçilirdi. Bu iş büyüklerimiz için zor bir iş olsa da biz çocuklar için bir eğlencenin adıydı…

Aslında biz köyün çocukları için kış ayı her açıdan bir eğlenceydi diyebilirim. Öyle ki, tek saniyesini bile boşa geçirmeden olabildiğince yağan karın beyaza bürüdüğü ortamdan istifade ederdik…

Daha önce bir vesile ile yazdığım “kara tavuk yakalamak” dan tutunda, naylon torbalar üzerinde karın örttüğü çay bahçelerinin üzerinde “uzmak” (kaymak) biz çocukların için bulunmaz güzelliklerdendi … Kar üstünde naylon torbalarla “uzmak” sizi temin ederim ki; bugün ki modern kayak aletleriyle kaymaktan daha zor bir işti! Ama o kadar mahirdik ki bu işte biz çocuklar, zorluğuna aldırmadan her Allah’ın günü bıkmadan usanmadan köyü bir baştan bir başa defalarca kat ederdik…

“Kış Resimlerim” de hafızama kazınan en önemli ayrıntılardan bir tanesi de, yılın diğer mevsimlerinde olduğu gibi fedakar kadınlarımızın “alaf”a  gitmeleridir. Kışın dahi yapraklarını dökmeyen bir bitki olan “alaf” bitkisi, bin bir zorlukla kar altında gidilerek toplanır ve ineklerin beslenmesi için getirilirdi. Üstelik kış aylarında doğum yapan ineklerin tüm bakımı kadınlarımızın eline bakardı…

Uzun kış gecelerinde; evlerimizde ki “misafir odaların” da tüm köylülerin buluşup saatlerce sohbet ettiği, sohbetlere ise, suda pişirilen goliva, kestane, kabak-arap veya ambarlarımızın meyveliğinde kış için saklanan elma, armutlar eşlik ederdi… Sözlü kültürün kuşaktan kuşağa geçmesi demek olan bu sohbetlerin biz çocukların kişiliğinin oluşmasında çok büyük katkı yaptığını şimdi daha iyi anlıyorum…
Bu mevsim, bizim köylerimizde çiçeklerin üzerine düşen kar damlacıkları bahara kadar çiçekleri hapsedecek ve baharla birlikte yeni tomurcuklar eşliğinde “kar çiçeklerinin” açmasına şahitlik edecek…

Bense, sizlerle paylaştığım “Kış Resimlerimi” düşünüp avunmaya devam edeceğim… 
Zira;  Üstadın ifadesiyle “Gün çabuk geçti, akşam tez oldu!..”
 
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu Yazarın Önceki Yazıları

Son Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber