| ||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir | ||||||||||||||||||||||
SENOZ'UN SESİHABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
“ … Ve yayla maceramızın sonu! “
…Ve işte asıl hikâyemiz bundan sonra başladı! Bundan sonra ki zor yolculuğu ve bu yolculuk esnasında, “on bir kahramanla” ( ben bu ismi uygun gördüm!) yaşadığımız maceramıza kaldığımız yerden bir sonra ki yazımda devam edeceğim inşallah… …Demiştim “on bir kahraman” başlıklı yazımı bitirirken! 05 Ekim 2015 günü yazdığım yazımın devamını en azından olayı bizzat yaşamış kişiler okumak ister diye düşündüm ama bugüne kadar ses veren kimse olmadı! Ben şimdi üzülsem yeri değil mi bu kayıtsızlık karşısında! Ama bu “bakış açısı” ve “nemelazımcı” duruşa alıştığım için yazının devamını getirmeye karar verdim! Göller bölgesinde başlayan sağanak yağmur gittikçe şiddetini artırmış biz arabanın üzerinde ellerimizle başımızın üzerine tutmaya çalıştığımız naylon bir örtüyle yol almaya başlamıştık. İlk durağımız “Tağpur Yaylası” oldu. Sonra “Baldaş Dağı” ve nihayet “Şemkehot Yaylasına “ indik. Yaylada fazla oyalanmadan hemen yola koyulmak istiyorduk. O anda yaylada “arıları” için gelen iki araba daha vardı ve onlar bizden beş dakika önce yola çıkmışlardı. Bu arada köydekilerle cep telefonu vasıtasıyla irtibat kurmuş, onların “sakın ha yerinizden kıpırdamayın, köylerde kıyamet kopuyor” ikazını da almıştık! Ben gitmeyelim diye direttim fakat İsmail ve İshak abilerim gidelim diye ısrar ettiler, diğer arkadaşlarda onların düşüncesine katılınca arabanın üzerinde açmış olduğumuz naylon örtüyü daha sağlam yerlere bağlayarak yola koyulduk. Sanırım 150 metre ancak gitmiştik ki; “Heyilig” tarafında bulunan “serkenlerin” resmen kopup aşağıya doğru sürüklendiğini yağmurdan başımızı kaldırabildiğimiz kadar görebildik. Ben kafamı biraz daha dışarıya kaldırarak arabanın yaklaşmış olduğu serkenin de şiddetli yağmur nedeniyle kopmuş, toprak çamurla birlikte arabanın önüne doğru akıyordu. Tam o anda gayri ihtiyarı çığlık atarak arabayı durdurmalarını için şoför olan halaoğlu Osman’a bağırdım! Son anda frene basan halaoğlu arabayı durdurabildi. Fakat bir metre önünden akan çamurlu su neredeyse arabayı yutacak seviyedeydi. Ölümden dönmüş, Allah bizi sevenlerimize bağışlamıştı. Hemen daha tecrübeli olan Isak abi direksiyona geçti bizde yarı belimize kadar çamurun içine girerek arabayı oradan kurtarmak için iteklemeye başladık. Nihayet arabayı kurtardık ve yeniden “Şemkehot Yaylasına” geri döndük. Ben yine ısrarla yaylacı olan Akile Bacımızın örtmüş olduğu “pag” da kalalım, yarın hava açar ortalık sakinleşir öyle köye döneriz desem de diğer arkadaşlar Baldaş Dağını aşarak Hemşin üzerinden gidebileceğimizi söylediler. Ve tekrar yola çıktık. Bir kez daha Başdaş Dağını aştık, Hemşin vadisine doğru inmeye başladık. Biraz gittikten sonra yolun kenarında taşların dibine sığınmış bir çoban bizi durdurdu ve dedi ki; nereye gidiyorsunuz, dereler taşmış “Orta Yayla” da bulunan bütün arabaları sürükleyerek çamurun içine haps etmiş! Biz “on bir kahraman!” çobanın sözüne de kulak vermedik ve yolumuza devam ettik! Nihayet derenin taştığı yere geldik. Beş altı arabayı dağdan gelen su önüne katmış, sürükleyerek ana yolun sağına soluna üst üste yığmış. Biz arabamızı yukarda bırakarak taşan derenin içine girerek karşıya geçmek için suya girdik. Çamurlu su saçımızdan tırnağımıza kadar her yerimizi ıslata ıslata karşıya sağ salim geçtik. Artık geriye dönülmez bir yola girmiştik. Yağmur hala şiddetli yağıyor bir taraftan gök gürlüyor şimşekler çakıyor, bir taraftan da yavaş yavaş hava kararmaya başlıyordu! O yaylada da petekleri için gelen iki arıcının kaldığı barakaya uğradık. Cep telefonlarımız artık çekmediği için hiçbir yerle irtibat kuramamıştık saatlerdir. O barakada sabit hatlı bir telefon vardı. Hemen “Çat muhtarını” aradık, durumu izah ettik. Muhtar bize bir iki saat içinde Köy Hizmetlerinden bir kepçe temin edeceğini söyledi. Biz muhtarın bu sözünü yerine getireceğine pek ihtimal vermediğimiz için “yayan” Çat Yaylasına doğru yola koyulduk… Akşam olmuş hava tamamen kararmıştı. Biz bir an önce “Çat Yaylasına” varmak için hiç durmadan yürüyorduk. Şunu da söyleyeyim yeri gelmişken. Bu yürüyüşte günde bir paket sigara içen bendeniz en öndeydim. Oğlum Necip Fazıl’la birlikte hızlı hızlı yürüyor sonra oturup geriden gelenleri bekliyorduk! Çat Yaylasına yarım saatlik mesafe kalmışken bir araba sesi duyduk. Gelen araba yaklaşınca gördük ki, Çat muhtarı söz verdiği kepçeyle birlikte geliyor! Çok sevindik tabii. Durumu bir kez daha anlattık, arabanın sahibi halaoğlu ve iki genç yeğenimizi gelen arabaya bindirdik, heyelanın olduğu yere doğru yolcu ettik. Geriye kalan kahramanlar(!) Çat’a doğru yürümeye başladık. Nihayet Çat Yaylasına geldik. Muhtara ait olduğunu öğrendiğimiz pansiyona girdik. Hepimiz o kadar acıkmıştık ki; âdetini hatırlamıyorum ama bayağı bir “melemen” yediğimizi söylemeliyim! Sağ olsun bizi güzel ağırladı hemşerilerimiz. Karnımızı doyurduk, üstü başımızı kuruttuk ve dinlenmeye başladık. Aradan birkaç saat geçti. Kepçe yolu açmış mahsur kalan arabamız gelmiş ve biz yeniden köye doğru yola koyulmuştuk. Önce Ardeşen, Pazar, Çayeli ve nihayet “Senoz Vadisi” nden yukarı çıkmaya başlamıştık. Telefonlarımız çekmeye başladığı için Çat Yaylasından beri köyde bizi telaşla bekleyenlerle irtibat kurabilmiştik. Aldığımız son haber canımızı sıkmıştı. Başköy’e dönen yolda “Köçkenin dipliğinde” dere taşkını sonucu yol tamamen kopmuş, değil arabayla geçmek yayan bile geçmenin imkânsız olduğunu öğrenmiştik… Gece saat iki geliyordu ve biz mecburen ne durumda olduğunu bilmediğimiz “Cağak ve Gobocid “ üzerinden köye ulaşmaya çalışacaktık. Ufak tefek ırmak taşkınlığının dışında bir sorun yoktu bu yolda. Nihayet gecenin iki buçuğunda “Honçeldeğ” den “Dünyanın en güzel köyü Başköy” ’ün ışıklarını görmüş ve derin bir nefes almış, Allah’a hamd etmiştik! Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…
|
FOTOĞRAF GALERİLERİ |
||||||||||||||||||||
Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009 Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber |