| ||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir | ||||||||||||||||||||||
SENOZ'UN SESİHABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
“Köyde kışlamaya var mısınız?”
Şimdi… Evet, şimdi şu an her birimiz beyaz örtüye bürünen köyümüz de olsak! Ben kendi köyüm Başköy’ü hayal ederek orada yaşadığım bir günün hikâyesini anlatacağım, sizler de kendi köyünüzde yaşadığınız kış günlerini hayal edin ve peşime takılın yazı boyunca! Gece boyunca yağan kardan dolayı nerdeyse kapılarımız açılmazdı. Evin içinde ki “kaponk” dan aşağıya inerek ahıra ulaşılır, kar kürekleri ile karlar kürenerek evin ana kapısına ulaşmak gerekirdi çoğu zaman. Gecenin ayazından dolayı çatıda ki “ğartumalardan” sarkan kılıç gibi buzlar eve ayrı bir güzellik verirdi. İlk önce ahırda ki inekler için “kürekerde” ateş yakıp “oğonk” ve “ğeçaçurlerini” hazırlamak, onlara ziyafet sunmak gerçekten de analarımızın hayvanlara duyduğu merhametinin ve sevgisinin tezahürüydü. Karatavuk sesleri kışın geldiğini bize haber verirdi. Karatavuklar sanki bir yerlerde “yaz uykusuna “ yatmış gibi kar yağışıyla birlikte ortaya çıkarak yapraklarını döken ağaçların dallarında koro halinde şarkılar söylerlerdi… Evin hanımlarının sabah ve akşam evin en üst katından açılan “kaponk” kapısının marifetiyle ahıra doğru, yazın biçilen otların atılması esnasında ki “çimen kokusu” ta evin içinden bile duyulurdu. Hele ineklerin bu ziyafet karşısında ki hareketliliği esnasında evin üst katına en güzel “tezek” kokusunun yayılması pek de güzeldi doğrusu! Bazen kar fazla yağdığında komşularımızla irtibatımız kesilirdi. Kapı komşularımıza yol açmak için iki taraflı yol küremeleri yapılmazsa olmaz tabii. Hem bu çalışma olarak algılanmaz resmen bir eğlenceye dönüşürdü… Hele çocukların naylon torbalarla çayırlıklardan aşağıya ”uzması” benim diyen kayak merkezlerinde ki görüntüleri aratmaz güzellikte hayat bulurdu. Burada ki tek sıkıntı, koca bir mesafeyi “uzerek” kat eden çocukların geriye dönüş de çektikleri meşakkatli yolculuklarıydı. Zaten kayarken tüm vücutları üşüyen çocuklar birde “marmeduş” olmak riskiyle karşı karşıya kalırdı. ”Marmeduş” deyip geçmemek lazım. Bazen çocukların el ve ayak uyuşması çok sıkıntı verirdi. “Pilitanın” içine ayaklarını sokan çok çocuğa şahit olmuşumdur… Çocukların “karatavuk” avlama macerası onların gününün akşam olması da demekti. Büyüklerimiz ise falanca komşumuzun evinde hem de sıcak “pilitanın “karşısında memleket kurtarmak ve köyün geleceğine dair planları yaparken birbirlerine en ağır şakaları yapmakla meşgul olurdu. Memleket kurtarma sohbeti bir kış boyunca sürer ve her yeni gün bir meselenin memleket çapında halledilmesi de demekti! Analarımız, o elleri öpülesiler, yaz ayın da olduğu gibi kış ayında da ellerini taşın altına her daim sokanlarımızdı. Bu karda kıyamette; sığırları bakacaklar, sütlerini sağacak, yeni “bucikler” varsa onları emzirtecek ve dönüp ev işlerine koşturacaklardı. Hele değirmencilik günüyse, üstüne üstlük birde “un öğütmeye” gideceklerdi. Her ananın yanında kesinlikle bir küçük çocuk olurdu değirmene giderken. Çünkü değirmenin “un öğütmesi”, dünyaları hala makineleşmemiş olan çocuklar için müthiş bir gözlem imkanı verirdi onlara. Tabii analarımızın kışın en zor olan işlerinden bir tanesi “alaf” a gitmekti. Kışın yapraklarını dökmeyen yeşil ağaçlardan elde edilen “alaf” bitkisi, inekler için karlı yollar aşılarak gidilip biçilirdi! Yazın yaylacılık neticesin de ambarlarda ki “kadılar”, “peynir, yağ, minci” ile dolup taşardı. Hele arıcılık işi da verimli geçmişse o yaz, “bal kadıları” ağzına kadar dolu olurdu. Nihayet kış ayında akşam oldu mu bizim oralarda, gündüz yaşanılan yorucu ve meşakkatli bir günün yorgunluğu tüm köy sakinlerinin bir evde toplanarak sohbetiyle nihayetlenirdi… Hangi eve gidilirse gidilsin mutlaka arıcılık sohbeti olur ve en sonunda ev sahibinin bu sohbeti bal ziyafetiyle noktalamasıyla final yapılırdı. Her bir komşu bir diğer komşusunun nerde ne kadar “yuvarlak peteği” var ya da hangi ağaçta “boş kabı” var bildiğinden kimsenin bu sohbete yabancı kalması düşünülmezdi. Sonbaharda toplanıp kurutulan ve “dizim” yapılan kestanelerin yeniden pişirilip yenmesi ve ambarların içinde saklanan kış meyvelerinin yenmesi de sohbete ayrı bir keyif verirdi… Aslına bakarsak kış bizim memlekette gönülleri dile getiren, gönülden gönüle sohbetlerin koyulaştığı bir mevsimdir de diyebiliriz. Daha az çalışılan, köy halkının daha çok bir arada olduğu ve yüreklerinin kıpır kıpır olduğu bir mevsimdir kış. Yağan kara rağmen içimiz ısınırdı bu mevsimde! Ve şimdi her birimiz artık hatıralarda kalan güzel kış günlerinin özlemiyle büyük şehirlerde hayatımızı idame ettirmeye çalışıyoruz… Bizim çocukluğumuzda kış maceramız bahara kadar, yani “kar çiçeklerinin” açmasına kadar devam ederdi… Garip olan şu ki; çocukluk ve gençlik yıllarını köyde geçiren kimle konuşsam hemen hemen herkes “iç çekerek “hatıralarını anlatır ama bir kışı da köyde geçireyim demez/diyemez! Hem şimdi, o günlerde şikâyet ettiğimiz çetin kış koşulları da yok artık Senoz Vadisinde. Yazının başlığında “köyde kışlamaya var mısınız?” diyerek anlattığım her olay sadece hatıralarda kalmaya mahkûm olmamalı bence! Elbette eski güzel günleri geri getirmek mümkün değil ama en azından yaşanmış onca güzel günlerin hatırına bir kışı da köyde geçirmek hiç de fena bir fikir olmaz diye düşünüyorum! Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…
Bu habere toplam 2 yorum yazılmıştır. Erol BALCI
[ 10 Aralık 2016, 13:04 ]
Sevgili yazar...içimizdekini bildin.sırrımızı döktün...Eski isimler unutulmaya yüz tuttu...Acilen bizim kültüre ait bir sözlük yapılmalı...Çok teşekkür ederim..Yazını çok çok beğendim. Köyde kar yağarken okumak iyi geldi...
Hediye
[ 10 Aralık 2016, 04:42 ]
Harika,çok güzel bir yazı olmuş.Aslında güzel oluşu yaşanmışlığı oluşu.O kadar güzel anlatmışsın ki durumu ekleyecek hiç birşey bulamadım.Ve en güzeli de böyle bir güzelliği benimde hayatımda bir kış da olsa yaşamış olmam..Hiç abartısız bir şekilde o kadar güzel anlatmışsın ki geçmişlerine rahmet.kalemin sağolsun .
İnşallah bir kışı köyde geçirmek üzere umarım..😕😕😕 |
FOTOĞRAF GALERİLERİ |
||||||||||||||||||||
Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009 Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber |